9 Canlılar: Ne İşte, Ne Eğitimde Gençler

Merakı Örgütlemek Üzerine Bir Manifesto

“Ev Gençleri” çoğu zaman bir etiket gibi kullanılıyor. İstatistiklerin içine sıkıştırılmış, hızlıca tanımlanıp geçilen bir durum gibi ele alınıyor. Oysa ev genci olmak, çok daha derin bir deneyimin sonucu. Belirsizliği, geleceksizliği ve cevapsız tonlarca soruyu, bu kavramın altına sıkıştırılan bizler deneyimliyoruz.

Evde olmak tek başına mesele değil. Asıl mesele, bu süreci tek başına yaşadığımızı düşünmek. Herkes bir yerlere yetişiyormuş, bir şeyleri “başarıyormuş” gibi görünürken, yerinde sayıyormuş hissine kapılmak. Kendimize dönüp durmadan aynı soruları sormak.
Ne yapacağım? Nereden başlayacağım? Geç mi kaldım? Bir iş bulabilecek miyim? Dışarıda bir yerde bana da yer var mı?

Bu soruları sormak zayıflık değildir. Aksine, bastırılması gereken bir tereddüt değil; merakımızın ta kendisidir. Yön arayan, ihtimal kollayan, henüz ele avuca gelmeyen bir hareket halidir.

Biz tam da bu yüzden varız.

Çünkü “Ev Genci” olmak bir eksiklik değildir. Bu hal, bir başarısızlık ya da kişisel bir kusur olarak değil, sistemsel bir durum olarak ele alınmalıdır. Bireysel tercihlerlerimizle açıklanamayacak kadar ortaktır. Bazı yollar kapalıdır, bazı eşikler herkes için aynı değildir. Bu yüzden mesele ekonomik, politik ve kurumsal olguların neticesinde, “neden mümkün olmadı?” diye merak etmektir.

Ve bu soru tek başına sorulduğunda ağır gelir.

Biz bu merakın peşinden gidiyoruz. Merakı örgütlüyoruz.

Merakı örgütlemek, gençlerin sorularını görmezden gelmek değil, onlarla bir araya gelmektir. Tek tek sorulan soruları, birlikte düşünmenin ve denemenin parçası haline getirmektir. “Bilmiyorum” demenin serbest olduğu, “henüz karar vermedim” demenin ayıp sayılmadığı, denemenin, yanılmanın ve yeniden başlamanın mümkün olduğu bir alan kurmaktır.

Burada kimse hazır cevaplarla gelmek zorunda değildir. Güçlü görünmek ya da her şeyi biliyor gibi davranmak beklenmez. Burada hız değil, yön önemlidir. Koşmak değil, durup birlikte bakmak esastır. Küçük adımlarla birlikte düşünmek ve denemek bu yolun parçasıdır.

Ev genci olmak, sistemin dışında kalmış bir boşluk değildir. Bu hal, doğru müdahaleyle dönüşebilecek bir potansiyel taşır. Bu potansiyel, ancak kolektif bağlar kurulduğunda açığa çıkar. Dayanışma burada bir destek değil, kurucu bir ilişkidir.

Bu noktada 9 canlı olmak meselesinden söz etmek gerekir. Çünkü bu çağda ayakta kalmak, tek seferde “başarmak” anlamına gelmiyor. Düşmek, durmak, yeniden denemek ve başka bir yol aramak bu deneyimin parçası. 9 canlı olmak, her şey yolundayken güçlü olmak değil; zorlandığında vazgeçmemek, merakını kaybetmemek ve yeniden denemeye cesaret edebilmektir.

9 Canlılar ise ev gençlerinin bu hali tek başına değil, birlikte yaşadığı ve merakını birlikte örgütlediği yerdir. Soruların bastırılmadığı, denemenin ayıp sayılmadığı, yeniden başlamanın mümkün olduğu bir ortak zemin. Burada kimse tek başına ayakta durmak zorunda değildir; birlikte düşer, birlikte kalkar, birlikte yol açarız.

Eğer kafan sorularla doluysa, bir şey yapmak istiyor ama nereden başlayacağını bilmiyorsan, evde olmak artık geçici değilmiş gibi hissettiriyorsa, gel.

Burada kimse tek başına güçlü olmak zorunda değildir.

Burada merakı bastırmadan paylaşarak yeni yolları birlikte açalım!

Çünkü “Ev Genci” olmak bir kader değildir.
Bu sistemin içerisinde beklememiz istenen bir oda hiç değildir,
9 Canlılar, birlikte kurulacak yeni bir başlangıçtır.

Bu başlangıçta, merakı birlikte örgütleyeceğiz. İş dünyasıyla, sivil toplumla, akademisyenlerle ve içerik üreticileriyle yan yana gelip sorularımızın üzerine gideceğiz. Tartışarak, deneyerek ve öğrenerek kendimizi geliştirirken yalnız kalmayacağız.

9 Canlılar, merakını bir araya getireceğin,
deneyim kazanacağın, merakı örgütleyeceğin bir sosyal girişimdir.

Merakını al, gel. Bir yolunu buluruz.